Avare bu hâlim yar Ve cevapsız sorular şina-nay-nay
Avare bu hâlim yar Ve cevapsız sorular şina-nay-nay
Sükûtu erdem bilmiştim, kelamı unuttum Canım henüz üstümdeyken dost selamı okuttu İçim ateşten felak, ipin üstünde baruttum Ne biçim şen meram dilim belana yakut tabuttur
Uzayda yalnızdım, atmosferinde katil Yüreğimde hiç uygun yer yok, kinle doldu zati Gezdim ruh vari, çıldırmama ol mani Gör: Sabır taşım parçalandı, şimdi bi’ kum saati
Yiğit kılıca, şair acıya kalmaz harman Toprağın dili denizler, eli orman, öfkesi dağdan İnsanın içi virüsten, dışı metal ve beyni yağdan Huzurum karşılığında ömrümün yarısı armağan
Medeniyetin çarpık ilişkisi ve sonuçları Fikir babalarının yapay seratonin çocukları Teknolojinin kusmuğundalar, yüzleri flu Görüntüde robot insanlar ve hızlı parmak uçları
Avare bu hâlim yar Ve cevapsız sorular şina-nay-nay
Avare bu hâlim yar Ve cevapsız sorular şina-nay-nay
Ruhum karanlıktan çık! Bu artık senden tek ricam Hayatın pis yüzünde güller açar körpe mecal Bir derdi bine dönüştürür düşünmek kurcalama Bırak lan öyle kalsın, topallıyor zaten gölgede can
Yaşlansam da kalbimdeki çocuk büyür Mantığım ve duygularımın çatışmasının eşsiz ürünüyüm Yüksek olasılıkla farkındalık olur en kötü günün Masumiyet iflah olmayan bi’ köpek gibi terk edip ölür
İçim içimi kemiriyor, düşünmekten bitabım Zaman düşman bana, sürekli olamadık mutabık (Hayır!) Uyku çoktan haram oldu, cehennem merakım Yaşamlarını unutur kaybedenler verirlerken akıl
Nihai arzum öldürmek bu zatı Benimle mutlu olma, gidicilik konum, bitirmek maruzatım Hor görme terk edenleri, bi’ nedeni vardır elbet Vicdanım sen dışında işitmiyor hiç ahuzarı
Avare bu hâlim yar Ve cevapsız sorular şina-nay-nay
Avare bu hâlim yar Ve cevapsız sorular şina-nay-nay